Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurularak Türk milletinin iradesini temsil etmeye başlamıştır. Bu yıl, TBMM’nin 105. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu dönüm noktası, yalnızca Türkiye’nin tarihine değil, aynı zamanda demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesi açısından da büyük bir anlam taşımaktadır. TBMM’nin kuruluşu, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik arayışının somut bir ifadesidir. Peki, TBMM nasıl bir yolculuk geçirdi, ne aşamalardan geçti ve geleceği nasıl şekillenecek? İşte yanıtı...
24 Nisan 1920, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu yolunda atılan en önemli adımlardan biri olan TBMM’nin resmi kuruluş tarihidir. Kuruluşun hemen akabinde Meclis, Kurtuluş Savaşı’nın yönetimi için gerekli olan tüm yasaları çıkarmak ve milli direnişi desteklemek amacıyla hızla çalışmaya başladı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu meclisi hem halkın iradesini yansıtan demokrasi platformu hem de kurtuluş mücadelesinin liderliği için kritik bir araç olarak gördü. İlk Parlamento, 16 milletvekili tarafından temsil edilen 20 vilayetten oluşan bir yapıya sahipti. Bu dönemde, ülkenin genelinde birliği sağlamak ve halkın iradesini temsil etmek amacıyla birçok önemli karar alındı. TBMM, yalnızca bir yasama organı değil, aynı zamanda ulusun yaşadığı zorluklarla baş etme aracı oldu. Bu açıdan bakıldığında, TBMM sadece bir yapı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline geldi.
Zamanla TBMM, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir rol oynamaya başladı. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, TBMM’nin yetkileri arttı ve yasaların oluşturulmasında etkili bir mekanizma haline geldi. Demokratikleşme sürecinin ivme kazanması, TBMM’nin işleyişindeki değişiklerle doğrudan bağlantılıydı. Özellikle 1946 seçimleriyle birlikte çok partili sisteme geçilmesi, TBMM’nin daha demokratik bir yapı kazanmasında kritik bir rol oynamıştır. 31 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanıyla TBMM, yalnızca yasama organı değil, aynı zamanda ülkenin siyasi ikliminin şekillendirilmesinde bir anahtar rolü üstlendi. Bu dönemde toplumun her kesimi Meclis’te temsil edilerek, halkın iradesinin daha geniş bir yelpazede yansıtılması hedeflendi.
Günümüz Türkiye’sinde TBMM, halkın temsilcisi olarak işlevini sürdürüyor. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki denetim mekanizmaları, demokratik hayata katkıda bulunmak adına kritik öneme sahip. TBMM’nin 105 yıllık geçmişi, sadece yasaların çıkarılmasıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal ve siyasi meselelerin de ele alındığı bir platform olmuştur. Eğitim, sağlık, tarım ve sanayi gibi birçok alanda yapılan düzenlemelerle, TBMM’nin toplumsal dönüşüm ve kalkınma üzerindeki etkisi tartışılmaz.
TBMM’nin geleceği ise halkın talepleri doğrultusunda şekillenmeye devam edecek. Dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte, TBMM de teknolojiyi kullanarak halkla daha yakın bir iletişim kurmayı amaçlamaktadır. Özellikle sosyal medya platformları ve web tabanlı uygulamalar, TBMM’nin halkla olan bağını güçlendirmekte ve kamuoyunun bilgilendirilmesine katkı sağlamaktadır. Bu süreçte, meclisin olası bütün reform ve düzenlemelere kapı aralaması, Türk demokrasisinin güçlenmesi için de hayati önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, TBMM, 105 yıllık bir geçmişe sahip olmasıyla, Türk milletinin temsilcisi ve güven kaynağı olmayı sürdürüyor. Bugüne dek yaşanan birçok zorluk ve mücadele, TBMM’nin sadece bir yasama organı değil, aynı zamanda bağımsızlık ve demokrasi simgesi olmasına katkıda bulunmuştur. Gelecek vizyonunda ise, TBMM’nin daha kapsayıcı, şeffaf ve halkın sesine kulak veren bir yapıda devam etmesi beklenmektedir. Bu kutlu mânâda, TBMM’nin 105. yıl dönümü, yalnızca geçmişin hatırlanması değil; aynı zamanda geleceğin şekillendirilmesi için bir fırsat ve motivasyon kaynağıdır.