Alzheimer hastalığı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, ilerleyici bir nörolojik bozukluktur. Hafıza kaybı, dil ve düşünme becerilerinde bozulma gibi belirtilerle kendini gösteren bu rahatsızlık, genellikle yaşlı bireylerde görülse de son yıllarda daha genç yaşlardaki bireylerde de gözlemlenmeye başlamıştır. Nöroloji uzmanı Profesör Dr. Ahmet Kaya, Alzheimer’a zemin hazırlayan alışkanlıklar ve yaşam tarzı faktörleri üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Profesör Kaya, bu alışkanlıkların bilinmesi ve ortadan kaldırılmasının hastalığın önlenmesi açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Profesör Dr. Kaya, Alzheimer hastalığının temel nedenleri arasında genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin ve bireysel alışkanlıkların da bulunduğunu belirtti. Özellikle kötü beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam tarzı ve zihinsel olarak aktif olmama, Alzheimer riskini artıran kritik unsurlar arasında yer alıyor.
Beslenme alışkanlıklarının, Alzheimer üzerindeki etkisini açıklayan Kaya, yetersiz vitamin alımının ve obezitenin beyin sağlığına olumsuz yansımalarının altını çizdi. Özellikle omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar ve B vitamini açısından zengin bir diyetin, beyin sağlığını korumakta büyük rol oynadığını ifade etti. Bunun yanında işlenmiş gıdalardan, şeker tüketiminden ve trans yağlardan uzak durmanın önemi de kemikleşmiş bir gerçek olarak karşılık buldu.
Hareketsiz yaşam tarzının beyin üzerindeki etkileri de bir diğer dikkat çekici nokta. Düzenli fiziksel aktivitenin, kan akışını artırarak beyin fonksiyonlarını desteklediğini belirten uzman, egzersiz yapmanın genel sağlık üzerindeki faydalarının yanı sıra insanların zihinsel sağlığını da koruyabildiğini vurguladı. Egzersiz yapmak, sadece beden sağlığı değil, aynı zamanda zihnin de dinç kalmasına yardımcı oluyor.
Zihinsel faaliyetleri artırmanın önemine dikkat çeken Dr. Kaya, kitap okuma, bulmaca çözme gibi aktivitelerin, beyin fonksiyonlarını geliştirdiğini ve Alzheimer riskini azaltmada etkili olduğunu ifade etti. Beynin sürekli olarak aktif tutulması, yeni sinapsların oluşumunu teşvik ederek bilişsel gerilemeyi yavaşlattığını belirtti.
Sonuç olarak, hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan sağlıklı kalmak için günlük yaşamda belirli alışkanlıkları gözden geçirmek büyük bir önem taşımaktadır. Uzmanlar, bu tarz değişikliklerin beyin sağlığı üzerinde kalıcı etkiler yaratabileceğinin altını çiziyor. Alzheimer ile mücadelede yalnızca genetik faktörler değil, bireylerin kendi yaşam tarzları da büyük bir rol oynamaktadır. Bu nedenle erken yaşlardan itibaren sağlıklı alışkanlıkların benimsenmesi, bireylerin yaşlılık döneminde Alzheimer hastalığını daha az riske atmaları için kritik bir adım olacaktır.
Profesör Dr. Kaya son olarak, her bireyin kendi sağlığını koruma sorumluluğunu alması gerektiğini, zamanında yapılacak önlemlerin hayat kalitesini artıracağını ifade etti. Nöroloji alanındaki çalışmalara göre, özellikle 40 yaş üzerindeki bireylerin bu konuda daha dikkatli olmaları ve yaşamlarını şekillendiren alışkanlıklarını gözden geçirmeleri gerektiği vurgulanıyor. Alzheimer’a karşı mücadelenin yalnızca tıbbi bir bakış açısıyla değil, aynı zamanda bireysel farkındalık ve sağlık bilinci ile mümkün olacağına dikkati çekti.